DentalCare monthly updates

NEWS AND ANNOUNCEMENTS

Quisque eget sem urna. Donec at vestibulum nibh, non bibendum est. Curabitur eget tincidunt eros.


ozon-terapisi.webp

Ozon, atmosferde stratosfer tabakasında bulunan en önemli gazlardan biridir. Güneşin yaydığı yüksek enerji yüklü ultraviyole ışınlara karşı koruyucu bir filtre mekanizması sunmakta ve biyosferdeki biyolojik dengeyi korumaya yardımcı olmaktadır. 1960’lardan sonra içme sularının kimyasal maddelerle artan kirlenmesi yoğun bir sorun haline gelmiştir. Ozonun temizleyici ve dezenfekte edici etkilerinin farkına varılmasından sonra suların temizlenmesinde ozon kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca ozon sanayinin bir çok alanında kullanılmıştır.

Ozon (O³), 3 atomlu bir moleküldür ve oksijenin(O²) çok yüksek enerji taşıyan bir şeklidir. Ozon oda sıcaklığında gaz halinde bulunur. Renksiz ve fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında hissedilebilen karakteristik kokusu olan bir gazdır.

Tıpta kullanılan ozon özel jeneratörlerde saf oksijenden üretilir.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

  • Major Yöntem: En yaygın kullanım metodudur. Bu metodla kişiden 50-200 ml arasında alınan kan, tedavi seanslarının sayısı ve uygulanacak ozon dozu; hastanın genel durumuna, yaşına ve esas hastalığına bağlı olacaktır.
  • Minor Yöntem: Kişiden alınan 2 – 5 cc arası kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kişiye enjekte edilir.
  • Vücut Boşluklarına Ozon Verilmesi: Rektal – Makat yoluyla, vajinal ve kulak yoluna püskürtme yöntemi ile kişiye ozon verilir.
  • Eklem ve kas içine ozon gazı verilmesi: Kas İskelet Sistemi rahatsızlıklarında, uygun bir iğne ile belirli dozda ozon gazı kişinin eklemlerine ve kaslarda ağrılı bölgeye enjekte edilir.
  • Ozon torbası: İyileşmeyen yaralarda ve diyabetik ayaklarda, cilt lezyonlarında, enfeksiyonlarda, dolaşım bozukluklarında, nöropatik ağrılarda ve huzursuz bacak sendromunda kullanılır.
  • Ozon kupa:Özellikle bası yaralarında kullanılır.

Ozon Etki Mekanizması

Ozon, güçlü okside edici özelliğinden dolayı mikroorganizmaları öldürmenin yanında tüm toksinleri de (fenolleri, pestisidleri, deterjanları, kimyasal atıkları ve aromatik bileşikleri de) nötralize edebilir.

Yaşa bağlı olarak reaktif oksijen türleri hücrelerde oksidatif hasara neden olurlar. Bu duruma artmış oksidatif stres denmektedir. Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarda ozon uygulaması ile düşük dozlarda vücuda reaktif oksijen verilmesiyle ortaya çıkan ürünlerin düşük miktarlarda (fizyolojik düzeylerde) başta hücre içi haberleşme olmak üzere biyolojik mekanizmalarda rol aldığı ve tedavi edici etkilere aracılık ettiği gösterilmiştir. Tekrarlanan düşük dozda ozon uygulamaları sonucunda antioksidan sistem güçlendirilerek oksidatif strese karşı direnç gelişir.

Ayrıca reaktif oksijen türleri hücre içine girerek yangıyı azaltan sitokin düzeylerini ve büyüme faktörlerinin yapımını da artırırlar. Ozon tedavisi özellikle yangısal sürecin yoğun olarak yaşandığı ve immün sistemin ön planda yer aldığı hastalıklarda yardımcı tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır (yara iyileşmesi, iskemik, romatizmal ve infeksiyöz hastalıklardır.)

  • Hücre yenilenmesini hızlandırır.
  • Ozon kırmızı kan hücrelerinin oksijen taşıma kapasitesini ve elastikiyetini ve kanın akışkanlığını artırarak oksijen azlığını giderir. Ayrıca damarlarda genişlemeye neden olarak ve damar tıkanıklıklarında yardımcı tedavi olarak uygulanmaktadır.
  • Yağ hücreleriyle direkt etkileşime girerek kolesterolde azalmaya ve bölgesel yağ yıkımına neden olur.
  • Kan şeker düzeyini düşürür.
  • Kireçlenmelerde kıkırdak kaybını azaltarak ve eklem içi sıvılarının ve kıkırdak yapımını uyararak eklem ağrılarında azalma ve hareket kabiliyetinde artma sağlar.
  • Gençlik İksiri Olarak Bilinen Ozon Artık Kronik Hastalıkların Tedavisinde de Çok Etkilidir.

Ozon Tedavisinin Faydalı Olduğu Hastalıklar

  • Osteomiyelit, plevral amfizem, fistülün eşlik ettiği abseler, enfekte yaralar, bası yaraları, kronik ülserler, diyabetik ayak ve yanıklar
  • Hipertansiyon
  • Diyabetes Mellitus(Şeker hastalığı)
  • İlerlemiş iskemik hastalıklar
  • Gözde maküler dejenerasyon (atrofik form)
  • Kas iskelet sistemi hastalıklar ve eklem kireçlenmeleri
  • Kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji
  • Ağız boşluğundaki kronik ve tekrarlayan enfeksiyonlar ve yaralar
  • Özellikle antibiyotiklere ve kimyasal tedavilere dirençli bakterilerin, virüslerin mantarların neden oldukları olmak üzere akut ve kronik enfeksiyöz hastalıklar (hepatit, HIV-AIDS, herpes ve herpes zoster enfeksiyonu, papillomavirus enfeksiyonları, onikomikozis ve kandidiyazis, giardiyazis ve kriptosporidiyozis). Bartolinit ve vajinal kandidiyazis.
  • Allerji ve Astım
  • Otoimmün hastalıklar (multipl skleroz, romatoid artrit, Crohn hastalığı)
  • Senil demans (yaşlılığa bağlı bunama)
  • Akciğer hastalıkları: amfizem, kronik obstrüktif pulmoner hastalık, idiyopatik pulmoner fibrozis ve akut respiratuar stres sendromu
  • Deri hastalıkları: Psöriyazis (Sedef) ve atopik dermatit
  • Kansere bağlı yorgunluk
  • Erken evre böbrek yetmezliği

Ozon Tedavisinin Yan Etkileri

Ozon tedavisinin yan etkisi yok denecek kadar azdır. Şimdiye kadar bildirilen yan etkiler uygulama hatalarına ve hastanın antioksidan kapasitesine göre yüksek dozda ozon verilmesine bağlı gelişebilir. Bu nedenle ozon tedavisi düşük dozla başlayıp kademeli şekilde artırılarak daima kademeli ve ilerleyici tarzda uygulanmalıdır. Bazı durumlarda ozon terapisi uygulanması sakıncalı olabilir. Bu durumlar: glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği, özellikle erken dönem olmak üzere hamilelik, anjiotensin çevirici enzim (ACE) inhibitörü tedavisi görenler, hipertiroidi, kanama bozukluğu, kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalıklar ve ozona reaksiyon gösteren astım hastaları olarak sıralanabilir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ozonla yapılan tedavi sırasında, Vitamin C ve Vitamin E içeren tüm antioksidan takviyelerinin bırakılması gereklidir. Kanda bu bileşiklerin yüksek konsantrasyonlarda bulunması bir oksidan madde olan ozonun etkinliğini ve dolayısıyla tedavinin seyrini etkiler. Hastaya bu vitaminlerden zengin gıdaları çok miktarda tüketmemesi söylenmelidir. Sonuç olarak,vitaminler veya antioksidanlar ozon tedavisinden önce veya sonra verilmelidir ve asla tedavi sırasında verilmemelidir. Ozon tedavisinin herhangi bir şekli uygulanmadan önce hastalar tansiyon ve şeker ilaçlarını en az 2 saat önceden almış olmalılar ve ozon tedavisi sırasında aç olmamalıdırlar.

Ozon tedavisi, düşük riskli ve genellikle standart medikal tedavilerin eşliğinde tamamlayıcı, destekleyici ve yeniden yapılandırıcı bir metottur.

 


kinezyotaping.webp

Kinezyotaping vücut hareketlerini kısıtlamadan kas ve eklemlerin destekleyerek vücudun doğal iyileşmesini hızlandıran özel bir tür bantlama tekniğidir. 1970 lerin ortalarında Dr.Kenzo tarafından bulunmuş bir yöntem olup bu özel bantlama tekniğinde kullanılan elastik yapışkan bandda Dr Kenzo tarafından geliştirilmiştir. O tarihlerden bu güne kadar Kinesiotaping yaklaşık 30 yıldır giderek artan bir şekilde sporcularda, ağrı tedavisinde ve fizik tedavide başarı ile kullanılmaktadır.

Bantlama bir tedavi yöntemi olarak, yıllardır fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarında tercih edilmiştir. Özellikle sporcu sağlığı ve koruyucu yaklaşımlar alanında bilinen bu tedavi şekli pek çok farklı malzeme ile uygulanır hale gelmiştir. Kinezyootaping bantlama yöntemlerinden biri olmakla beraber, bu yöntemde benzerlerinden farklı olarak esnek ve uzun süre cilt üzerinde kalabilen akrilik materyalden özel bantlar kullanılmakta ve bu bantlar özel tekniklerle, farklı amaçlar doğrultusunda uygulanmaktadırlar.

Kinezyotaping yönteminde kullanılan bantların özellikleri nelerdir?

Bu bant, oldukça ince ve hassas dokunmuş pamuklu bir malzemeden imal edilmiştir. Yapışkan yüzeyde bulunan özel hava kanalları sayesinde çok hızlı şekilde kuruduğundan, ıslanma ve terleme durumunda dahi cilt üzerinde kalabilmektedir. Bant akrilik özelliğinden dolayı cilt üzerine yapıştırılmış halde iken duş almak yâda uygulama bölgesini yıkayabilmek mümkündür. Kinesiotape uygulamanın yapıldığı cildin yapısı ve ortam koşullarına bağlı olmak üzere uygulama bölgesinde çıkmaksızın 2 ila 7 gün (ortalama 4 gün) kalabilmektedir. Bandın en önemli özelliklerinden biri de cildin esneme kapasitesine uyumlu oluşudur, bu özellik sayesinde, bant hareket halinde iken ciltte oluşan gerilme ve gevşemelere uyum sağlayabilmektedir. Bu iş için geliştirilen bantların yapısı ciltte alerji yaratabilecek lateks veya benzeri herhangi bir etken madde içermediği gibi gerekli hallerde birbiri üzerine katmanlar oluşturacak şekilde de uygulanabilmektedir.

Bu bantlama yönteminin etkileri nasıl oluşur?

İnsan vücudu hareket etmek üzere tasarlanmıştır ve bu hareketin temel unsurları sinir sistemi ile kas-iskelet sistemidir. Kaslar, iskelet dokusuna yapışmış halde bulunur ve normal koşullarda kasılıp gevşeme yolu ile hareketi doğururlar. Eğer bir kas çok uzun süre çalışmak durumunda kalır yada kapasitesinin üzerinde yüklenirse kas dokusunda küçük yada büyük boyutlarda yaralanmalar oluşur. Oluşan bu yaralanmaların neticesinde oluşan yangılı durum cilt ile kas dokusu arasındaki bölgede baskıya neden olur ve bu basınç lenfatik akıma engel oluşturur. Dokularda oluşan bu yangı deri altında yer alan ve ağrı duyusunu yaratan sinir uçlarını uyararak kişide “ağrı ve rahatsızlık hissi” uyandırır. Bu tip ağrılar kas ağrısı yada miyalji olarak adlandırılmaktadır. Kinesiotape teorik olarak, cildi yukarı kaldırıp deri ile kasların arasındaki boşluğu arttırmakta ve bölgede yaralanma yada hastalık sonucu oluşan baskıyı hafifletmektedir. Yaralanma bölgesindeki baskının azalması bölgede ki kan dolaşımın artışı ile sonuçlanmaktadır. Azalan gerginlik ve hassasiyet neticesinde deri altında var olan ağrı alıcılarının uyarılmasını önlenmiş olur ve ağrısız hareket imkânı sağlanmış olur. Kinesiotaping Tekniğinin temel amacı ağrısız harekete destek olmak ve bu yolla iyileşmeyi hızlandırmaktır.

Kinezyotaping’in Temel Etkileri

  • Nöromusküler sistemin yeniden düzenlenmesi
  • Ağrının azaltması
  • Performansın artırılması
  • Yaralanmadan korunmak
  • Kan ve lenf dolaşımını artırıp iyileşmeyi hızlandırmak
  • Eklem pozisyonlamaları ile kasların çekiş açısını düzelemek
  • Yaralanma, ameliyat sonrası oluşan skar dokunun düzeltilmek
  • Kinezyotaping ile ağrılı eklemlerin fonksiyonel bir destekle hareket etmelerini sağlayabilir, yorgun yada zayıf kasların çalışmasına destek olunabilir. Kinezyotaping yöntemi kasların çevresine yada üzerine gerektiği şekilde yapıştırıldığında kasların çalışmasına yardımcı olabileceği gibi kasların aşırı çalışmasını önleyebilmektedir. Kinezyotaping yöntemini lenf akımına destek olacak tekniklerle uygularsanız 24 saat boyunca sürecek bir lenfatik akım desteği sağlamış olursunuz. Kinezyotaping uygulamalarında yer alan düzeltme teknikleri ile vücuttaki dokuları destekleyebilir böylece kişinin daha erken dönemde ağrısız şekilde hareket edebilmesini sağlarken doku iyileşmesini hızlandıracak etkiler oluşturabilirsiniz. Kinezyotaping soğuk tedavisi, elektroterapi gibi diğer fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile eş zamanlı olarak kullanılabilir. Kinezyotaping uygulamaları temel olarak sinir sistemi, kas iskelet sistemi ve dolaşım sistemi üzerine etki etmektedir, özellikle kas dokusunun vücut fonksiyonları ve metabolizması üzerindeki önemi göz önüne alındığında uygulamanın iyileşmeye ve ağrısız harekete olan katkısı iyileşmenin hızlandırılmasında oldukça önemli bir unsur olarak ön plana çıkacaktır.

Kinezyotaping hangi problemlerde kullanılabilir?

Kinezyotape son derece esnek ve etkin kullanım şekli ile baştan ayağa pek çok problemin tedavisinde tek başına yada yardımcı bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilmektedir.

  • Spor yaralanmaları sonrasında ya da yaralanma öncesi önleyici uygulamalar
  • Farklı sebeplerden kaynaklanan bel-sırt-boyun ağrıları,
  • Kireçlenme, romatizmal hastalıklar veya bir yaralanma sonucu gelişen kalça, diz, ayak-ayak bileği ağrıları, omuz tendon problemleri, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu, el-el bileği ve parmakları ilgilendiren ağrılı problemler, diz kpağı problemleri, aşil tendon problemleri, ayak bileği burkulmaları vb durumlarda
  •  Postür ve duruş bozukluklarında
  •  Nörolojik hastalıklarda görülen kas kuvvet yetersizlikleri ile hareket algısı ile ilgili bozukluklarda
  •  Cerrahi sonrası görülen ödem/şişlik durumlarında (lenfödem vb).

manuel-terapi.webp

Manuel terapi herhangi bir cihaz ya da makineye kullanmaksızın sadece elle uygulanan bir fizik tedavi şeklidir. Manuel terapide uygulayıcılar, kas spazmı, kas gerginliği ve eklem disfonksiyonunun neden olduğu ağrıları azaltmak için bölgedeki eklemleri manipüle etmek ve kas dokusunda baskı yapmak için yalnızca ellerini kullanırlar.

PRP, İngilizcede ‘Platelet Rich Plasma’ ifadesindeki kelimelerin baş harflerinden oluşan ve kişinin kendi kanından elde edilen maddenin enjeksiyonu ile yapılan tedavi şeklidir. Enjekte edilen madde platelet bakımından zenginleştirilmiş plazmadır. Plazma, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan ve platelet adı verilen özel hücreler veya başka faktör ve proteinler içeren bir kan bileşenidir. Plazma ayrıca hücre büyümesini destekleyen çeşitli proteinler de içerir. Araştırmacılar, plazmayı kandan izole ederek ve konsantre ederek platelet hücreleri bakımından daha zengin bir plazma olan PRP adlı kan bileşenini elde etmiştir.

Manuel Terapi Kimlere Uygulanabilir?

Manuel terapi, bazı kas-iskelet yapısında yeterli hareket kabiliyeti ve hareket alanı olmayan eklem rahatsızlıkları olan kişilerin tedavisinde yardımcı olabilir. Bu rahatsızlıklar kişide ağrı ve işlev, duruş ve hareket değişikliğine neden olabilir. Manuel fizik tedavi, hastanın acı çekmeden daha doğal hareket etmesini sağlamak için eklemlerin hareketliliği kuvvetlendirmek ve kas gerginliğini azaltmak için kullanılır. Manuel terapi; sakroilyak eklem disfonksiyonu, kronik bel ağrısı, yumuşak doku yaralanmalarından kaynaklanan akut sırt ağrısı, sırt kası gerginliği gibi eklem sorunları ve bağ çekilmelerinin tedavisinde kişilere rahatlama sağlayabilir. Manuel terapinin ardından kronik bel ve sırt ağrısı olan hastaların tedavisinde etkili olduğu görülmektedir. Manuel fizik tedavi teknikleri çeşitli uygulamaları içerir:

  • Masaj da dahil olmak üzere yumuşak doku ve kaslara basınç uygulanır. Uygulanan bu basınç kasları rahatlatır, dolaşımı artırır, hasarlı dokuyu parçalamaya yardımcı olur ve yumuşak dokulardaki ağrıyı azaltır.

  • Farklı hızlarda (yavaştan hızlıya) hareketler içeren mobilizasyon / manipülasyon yöntemi kemik ve eklemleri bükmek, çekmek veya kuvveti itmek (hafiften kuvvetliye) ve germek (‘genlik’ olarak adlandırılır) için kullanılır.

Manuel Terapiden Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Manuel terapiye veya herhangi bir fizyoterapiye başlamadan önce, terapistiniz, herhangi bir riski önlemek için terapi uygulanacak bölgenin kas, kemik ve sinir hasarını tespit etmek için ayrıntılı bir değerlendirme yapar. Ardından hastanın durumuna özel fizik tedavi türlerinden birisini ya da birkaçını içeren bir tedavi uygular.

Yumuşak Doku Mobilizasyonu

Eklemleri ve etrafındaki kasları etkin hale getirmek için uygulanır. Eklem hareketleri düzeldiğinde kasların gerginliği azalır. Kas gerginliğini gidermek ve eklem bozukluklarını gidermek için manuel terapi uygulanır. Yumuşak doku mobilizasyonu, çeşitli sebeplerden ortaya çıkan miyofasyal adezyonları tedavi etmek için doku sıvılarını harekete geçirerek kas gerginliğinin azalmasını sağlar. Bu prosedür, omurgayı çevreleyen kasların tamamına uygulanır ve ritmik germe ile kuvvetli basınçtan oluşur.

Ger ve Say

Bu teknik, yapısal ve postüral problemlere neden olan anormal nöromüsküler refleksleri düzeltmeye odaklanır ve ağrıyı tetikleyen noktalara uygulanır. Terapist hangi noktada hassasiyetin azaldığını sorarak hastanın en rahat pozisyonunu bulur. Hasta yaklaşık 90 saniye boyunca bulunan bu rahat pozisyonunda tutulur. Bu süre boyunca hafif gerilme ile asemptomatik gerginlik oluşur ve yavaş yavaş bu pozisyondan çıkarılır. Ardından vücut kaslarının normal bir gerginlik seviyesine dönmesi sağlanır. Kaslardaki doğal gerilme, iyileşme aşamasını belirler. Bu teknik, diğer prosedürlerle tedavi edilemeyecek kadar akut veya çok hassas olan sırt problemlerinin tedavisinde tercih edilir.

Eklem Mobilizasyonu

Hastalar genellikle sırtların belirli bir kasın tutulmasından şikayetçidir, dinlenme, buz ve masaj uygulaması ağrının azalmasını sağlar. Ancak sırt ağrısı genellikle tekrarlar. Eklem mobilizasyonu ile tutulmuş olan eklemler gevşetilir ve hareket hızı artırılır.

Manuel terapinin avantajları nelerdir?

  • Manuel tedavide iyileşme süreci çok hızlıdır. Tedavi süresi de diğer tekniklere göre oldukça kısadır.
  • Manuel terapide ilk seanstan itibaren oldukça etkili sonuçlar alınabilir. Ağrı ve gerginlik azalırken hareket yeteneği büyük ölçüde artar.
  • Manuel terapinin başarı oranı diğer tekniklerden çok daha fazladır. Başarı oranını yüksek olması sayesinde en sık talep edilen fizik tedavi yöntemidir.
  • Manuel terapide hasarlı bölge direkt olarak elle tedavi edilir. Herhangi bir şekilde alet ve cihaz kullanılmaz.
  • Manuel terapinin hiçbir yan etkisi bulunmaması ise en önemli avantajlarından birisidir.

Manuel Terapi Hangi Hastalıklar İçin Uygundur?

Manuel terapi kas ve eklem sistemi ile ilgili birçok hastalığın tedavisinde uzun yıllardan beridir başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Manuel terapi özellikle:

  • Bel fıtığı
  • Bel kayması
  • Boyun fıtığı
  • Boyun düzleşmesi
  • Eklem sorunları
  • Kas yırtılması
  • Donuk omuz
  • Dirsek ve el bileği rahatsızlıkları
  • Kalça çıkığı
  • Kalça protezi sonrası oluşan ağrılar
  • Topuk dikeni
  • Ayak rahatsızlıkları

gibi sorunların tedavisinde oldukça etkili bir tedavi imkanı sunmaktadır.


eklem-ici-enjeksiyon.webp

Eklem içi enjeksiyonlar, eklemin içine direk olarak bir enjektör yardımı ile yapılan uygulamadır.

Eklem içi enjeksiyonlar neden uygulanır ?

Eklem içi enjeksiyonlar, tanı ve tedavi maksadı ile uygulanabilmektedir. Eklem içi enjeksiyonlarda amaç, etken maddeyi direk olarak eklem içine uygulayarak azami etkiyi oluşturmasını sağlamaktır.

Tanı maksadı ile; Eklem içine local anestezik enjekte edildiğinde eklem bölgesindeki ağrının geçmesi ağrının eklem kaynaklı olduğunu gösterir.

Yine tanı maksadı ile, radyopak madde dediğimiz radyografilerde görüntü veren maddeler eklem içine enjekte edilmektedir. Bu işleme artrografi adı verilmektedir. Artrografi ile eklemi oluşturan yapılar hakkında detaylı bilgiler alma imkanı elde edilmektedir. MR teknolojisi ile beraber artrografi oranlarında azalma olsa da hala güvenle kullanılmaktadır.

Tedaviye yönelik uygulamalar:

Ameliyat sonrası eklem ağrılarında kullanımı ise, eklemi ilgilendiren ameliyatlar sonrası lokal anestetik ve opiyatların eklem içine uygulanması ile ameliyat sonrası ağrının giderilmesi şeklindedir.

Eklem içi steroid (kortizon) enjeksiyonları uzun yıllardır uygulanmaktadır. Özellikle romatoid artritli hastalarda eklem içi imflamasyonu azaltarak ağrıyı azaltma ve eklem hareketlerinde artış sağlayabilmektedir. Steroidlerin eklem kıkırdaklarına zararları olabileceği konusunda yapılan çalışmalar uygulamanın çok daha seçici yapılması gerekliliği vurgulamış ve steroid enjeksiyonları arasında ortalama 3 aylık sure olması önerilmiştir.

Son yıllarda artan oranda kullanılan vizkosupplement ilaçlar eklem kireçlenmesinde etkili olabilmektedir. Özellikle hafif ve orta düzey eklem kireçlenmelerinde kıkırdak hasarının ilerlemesini durdurma etkisi görülebilmektedir. Vizkosupplement uygulamaları haftalık 1 er adetten toplam 3 enjeksiyon şeklinde yapılabildiği gibi tek uygulama şekillerinde de yapılabilmektedir.
Güncel tedavi uygulamalarından olup bir çok bölgede kullanılan PRP (Trombositten Zengin Plazma) ile yapılan eklem içi enjeksiyonlarda da hafif ve orta dereceli eklem kireçlenmelerinde umut verici sonuçlar elde edilmiştir.

Eklem içi enjeksiyonlar hangi eklemlere yapılmaktadır ?

Hemen hemen tüm eklemlere uygulanabilir. Diz, omuz, kalça, ayak bileği eklemeleri en sık uygulama yapılan yerlerdir.

Eklem içi enjeksiyonlar nasıl yapılmaktadır ?

Eklem içi enjeksiyonlar, erişkin hastalarda lokal yada genel anesteziye ihtiyaç duyulmadan yapılabilmektedir.

Eklem içi enjeksiyonların zararları nelerdir ?

Birçok hasta enjeksiyonu takiben geçici bir dolgunluk hissi algılanabilir. Eklem içi enjeksiyonlarda eklem içi enfeksiyon ve sistemik alerjik reaksiyon çok nadir olmakla beraber görülebilir. Yine bazı hastalarda eklemde kızarık ve hafif şişme gibi geçici reaksiyonlar olabilmektedir.


prp-tedavisi-1.webp

PRP, İngilizcede ‘Platelet Rich Plasma’ ifadesindeki kelimelerin baş harflerinden oluşan ve kişinin kendi kanından elde edilen maddenin enjeksiyonu ile yapılan tedavi şeklidir. Enjekte edilen madde platelet bakımından zenginleştirilmiş plazmadır. Plazma, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan ve platelet adı verilen özel hücreler veya başka faktör ve proteinler içeren bir kan bileşenidir. Plazma ayrıca hücre büyümesini destekleyen çeşitli proteinler de içerir. Araştırmacılar, plazmayı kandan izole ederek ve konsantre ederek platelet hücreleri bakımından daha zengin bir plazma olan PRP adlı kan bileşenini elde etmiştir.

PRP’nin zarar görmüş dokulara enjekte edilmesi vücutta yeni, sağlıklı hücrelerin büyümesini teşvik eder. PRP’nin hasarlı dokudaki iyileşmeyi desteklediği de düşünülür. Doku büyüme faktörleri, hazırlanan konsantre enjeksiyon maddesinde daha yoğun olduğu için, vücut dokularındaki iyileşme hızlanır.​

PRP tedavisi nasıl yapılır?​

Tamamlanması yaklaşık 30-40 dakika süren PRP terapisi, hastanın kanının bir tüpte toplanmasıyla başlar. Trombosit bakımından zengin plazma, tam kanın diğer bileşenlerinden santrifüj yöntemi ile ayrılarak kullanılır. Çünkü trombositler, yaralı dokuları onarmak için gerekli olan büyüme faktörleri için doğal bir rezervuar görevi görür. Trombositlerin salgıladığı büyüme faktörleri, kolajen üretimini ve tendon kök hücrelerinde gen ve protein ekspresyonunu artırarak doku iyileşmesini uyarır. Bu büyüme faktörleri ayrıca kan akımını hızlandırır ve kıkırdakların daha sert ve esnek hale gelmesini sağlar.

PRP enjeksiyonları farklı şekillerde yapılabilir. Örneğin saç dökülmesi için kafa derisine enjeksiyon yapılmadan önce gerekli görülürse lokal bir uyuşturucu solüsyonu olan lidokain uygulanır. Bunun için tedavi seansına biraz erken gelinmesi gerekebilir. Genellikle enjeksiyona bağlı ağrıyı azaltmak için PRP ile bir lokal anestezik ilaç karıştırılır. Bazen cerrahi işlemle birlikte PRP enjeksiyonu yapılabilir.​

PRP neden uygulanır? ​

PRP iyileşmeyi hızlandırmak ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılır. Saç büyümesini teşvik etme, cilt gençleştirme, yumuşak doku iyileşmesini hızlandırma gibi çeşitli nedenlerden dolayı trombosit bakımından zengin plazma terapisi veya PRP enjeksiyonları kullanılabilir. Trombosit aktivasyonu, vücudun doğal iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar ve PRP ile bol miktarda trombosit hedef bölgeye enjekte edilir.

Kişinin kendi kanından elde edilen maddeyle uygulandığından ciddi yan etkilere neden olmaması PRP’nin uygulanabilirliğini artırır. Bununla birlikte yapılan bilimsel araştırmalara göre, henüz yeni bir tedavi yöntemi olması nedeniyle, PRP’nin sağladığı faydalar kesin olarak kanıtlanamamıştır.​

PRP kullanım alanları nelerdir? ​

Bir dizi durum ve rahatsızlığın tedavisinde PRP enjeksiyonları kullanılır. PRP’nin en sık tercih edildiği alanlar arasında şunlar sayılabilir;

  • Saç dökülmesi: Saç büyümesini teşvik etmek ve saç dökülmesini önlemek için kafa derisine PRP enjeksiyonları yapılabilir. Yapılan araştırmalara göre, PRP enjeksiyonlarının, erkek tipi kellik olarak da bilinen androjenik alopesi tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle erkeklerde görülen genetik kökenli saç dökülmelerinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilir. PRP, saç mezoterapisi ile kombine edilerek de uygulanabilir.
  • Tendon yaralanmaları: Kasları kemiğe bağlayan sert, kalın doku bantlarına tendon denir. Genellikle tendonların yaralanma sonrası iyileşmeleri yavaştır. Tenisçi dirseği, ayak bileğinde aşil tendiniti veya dizdeki patellar tendonda ağrı ya da iltihap gibi kronik tendon problemlerini tedavi etmek için PRP enjeksiyonları kullanılabilir.
  • Ameliyat sonrası onarım: Bazen ameliyattan sonra omuzdaki rotator manşet tendonu gibi yırtık bir tendonu veya ligamentleri onarmak için PRP enjeksiyonları kullanılır.
  • Osteoartrit (Kireçlenme): PRP osteoartriti olan hastaların diz, kalça gibi eklemlerine enjekte edilir. Yapılan az sayıda çalışmaya göre PRP enjeksiyonlarının osteoartrit tedavisinde hyaluronik asit enjeksiyonlarından daha etkili olduğu saptanmıştır.
  • Cilt Gençleştirme: Yaşın ilerlemesi ve çevresel faktörlerin etkisiyle ciltte ortaya çıkan yaşlanma belirtileri için PRP enjeksiyonları kullanılabilir. Uygulama ile cilt elastikiyetinde artma, kırışıklıklarda azalma gibi olumlu etkiler gözlemlenebilir. Ciltteki yara izlerinden kurtulmak için de PRP tercih edilebilir.

PRP, çok yeni bir tedavi yöntemi olduğundan etkinliği henüz tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır.​

PRP’nin olası yan etkileri nelerdir?

PRP, cilde uygulanan enjeksiyon nedeniyle potansiyel yan etkilere sahiptir. PRP, doğrudan vücuttan alınan maddeleri içerdiği için, alerjik reaksion kortizon veya hyaluronik asit gibi diğer ilaçların enjekte edilmesiyle oluşan alerjik reaksiyon riskine göre daha azdır. Ancak, aşağıdakiler dahil enjeksiyonun kendisinden kaynaklanan çeşitli riskler vardır:

  • Enfeksiyon
  • Sinir yaralanmaları
  • Enjeksiyon bölgesinde ağrı
  • Kanama
  • Doku hasarı

Hastaların çoğunluğu işlemden hemen sonra günlük aktivitelere dönebilir.

PRP tedavisi kaç seansta tamamlanır?

Artrit veya kronik tendinit tedavisi için çoğu hastada 2-3 seanslık PRP tedavisine ihtiyaç duyulur. Akut kas yaralanmalarında sıklıkla 1-2 seans yeterli olur. Yaş ihtiyaç duyulan seans miktarını belirleyen önemli bir faktördür. Çünkü yaşlandıkça vücuttaki kök hücre sayısı azalacağı için tedavi için daha fazla seansa ihtiyaç duyulabilir.

PRP seansları genellikle 2 hafta aralıklarla uygulanır. Kişinin ihtiyacına ve hastalığına göre ortalama 3-8 seans olacak şekilde planlanır. Saç dökülmesi ve cilt gençleştirme için mezoterapi ile kombine edilebilir. Seanslar tamamlandıktan sonra yılda 1-2 kez olmak üzere enjeksiyonlara devam edilebilir.






Kemal Güven. Tüm Hakları Saklıdır.