DentalCare monthly updates

NEWS AND ANNOUNCEMENTS

Quisque eget sem urna. Donec at vestibulum nibh, non bibendum est. Curabitur eget tincidunt eros.


antalya-dudak-dolgu.jpg

Estetik işlemler söz konusu olduğunda dudak dolgusu da bunlar arasında yer alır. Dudak dolgusu günümüzde sıklıkla uygulanabilen hızlı ve kolay bir işlem olması bakımından dikkat çekicidir. Ağrı ve acı hissinin olmaması işlemin kolaylıkları arasında yer alırken uygulanan kişi açısından da bu durum memnuniyet verici bulunmaktadır.

Dudak dolgusu en fazla tercih edilen uygulamalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İşlem sonucunda dudakta dolgunlaşma, dudak sınırlarında gözle görülür bir belirginleşme ve dudak şeklinde düzeltme yapılabilmektedir.

Dudak dolgusu dudağın şeklini bozmayan aksine ona şekil ve hacim kazandırmaya yarayan bir müdahaledir. Zaman içerisinde etkisini yitiren dudak dolguları dudakta bozulma ya da sarkma meydana getirmemektedir.

Antalya dudak dolgu uygulamasına ilişkin merak ve kaygı konusu hususlar hakkında bilgi almak; estetik kaygıların giderilerek arzu ettiğiniz görünüme kavuşmak için randevu talebinde bulunmak adına kemalguvenol.com adresini ziyaret edebilir; iletişim sekmesi yardımıyla irtibat kurabilirsiniz.

Dudak Dolgusu Nedir?

Estetik bir müdahale olan dudak dolgusu klinik ortamlarda ve uzman hekimlerce yapıldığı takdirde memnuniyet verici sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Estetik müdahaleler bazen sağlık problemleri gereği zorunlu olurken bazı hallerde de kişinin yaşam kalitesinin artması için başvurulan bir yoldur.

Dudak dolgusu da estetik amaçla yapılan bir müdahaledir. Çoğu zaman kişinin kendisini daha iyi hissetmesine olanak tanıyan dudak dolgusu sayesinde fiziksel görünümde istenilen sonuçlar elde edilebilmektedir.

Dudak dolgusu çeşitli yöntem ve teknikler kullanılarak yapılabilmektedir. Bu işlemin ardından yaklaşık olarak 1-1,5 yıl boyunca yeni bir müdahaleye gerek kalmaz. İşlemin etkileri uzun süre kalıcı olurken kişinin özgüven duygusunda da artış yaşanmasına yol açar.

Dudak Dolgusu Nasıl Uygulanır?

Dudaklara uygulanan özel dolgu maddeleri sayesinde dudağın şekillenmesi, dış hatlarının belirginleşmesi ya da dudağa dolgunluk kazandırılması mümkün olmaktadır. Ameliyatsız bir uygulama olan dudak dolgusu enjeksiyon yöntemi ile uygulanmaktadır.

  • İnsan vücudunda da bulunan ve sentetik bir madde olan hyaluronik asit işlem sırasında dudaklara enjekte edilir.
  • Enjeksiyon işlemi yapılırken hangi bölgeye ne oranda enjeksiyon yapılacağı hekim kontrolünde olur. 
  • Ameliyatsız estetik tedavi yöntemlerinden biri olan bu işlem kısa sürede sonuç vermektedir. Elde edilen sonuç oldukça doğaldır.
  • İşlem öncesinde dudaklara lokal anestezik krem sürülmektedir. Dudak içinden lokal anestezi yöntemi de tercih edilebilir.
  • Dudaklarda oluşabilecek hafif acı hissi bu sayede engellenmiş olur.
  • Dudaklarda uyuşmanın sağlanmasının ardından belirli bölgelere dolgu maddesi uygun miktarlarda enjekte edilir.
  • İşlem bittikten sonra hekim önerilerine uyulması sonucun kalıcı olmasını sağlamanın yanı sıra sürecin de problemsiz aşılmasını sağlar. Özellikle belirtmekte fayda var ki bu işlem uzman hekimlerce yapıldığında sağlıklı ve etkili sonuçlar verir.
  • İşlemin ardından dudakların bir süre korunması gerekir. Aşırı sıcak tüketiminden uzak durulması, darbelerden kaçınılması da sürecin bir parçasıdır.

Ayrıca doğu tamamlandıktan sonraki 24 saatte dudaklara krem ya da başka bir ürün sürülmesi önerilmez. Basınç ve darbelere karşı korunması gereken dolgular için ilk 24 saat önemlidir. Sert çiğneme hareketleri de işlemin hemen ardından yapılmaması gerekenlerden biridir.

Dudak Dolgusu Hangi Durumlarda Uygulanır?

Kişinin dudak yapısı biçimsiz ise, dudak yapısının ince olması halinde, dudakta asimetrik sorunlar varsa, dudak üzerinde oluşan çizgilenmeler söz konusu ise uygulanabilen bu yöntem herkes tarafından tercih edilebilir. Kişinin bir sağlık problemi olmadığında ve 18 yaş üzeri bireylerde güvenle tercih edilebilecek bir uygulamadır.

18 yaş altındaki kişilerde ise bir sağlık sorununa bağlı olarak tercih edilebilecek olan bu uygulama en az yan etkiye sahip müdahaleler arasında yer alır. Bununla birlikte işlemin ardından hekim önerilerine uyulması sonucu daha başarılı hale getirecektir.

Dudak Dolgusunun Avantajları Nelerdir?

Dudak dolgusu yan etkisi olmayan güvenilir estetik bir yöntemdir. Kişinin estetik açıdan özgüven problemi varsa bunu giderme konusunda bireye yardımcı olan bir uygulamadır. Bunun yanı sıra güvenilir bir işlem olması önemli bir özelliktir.

Yan etkileri yok denecek kadar azdır. İşlem sonrasında memnun kalınmazsa enjekte edilen dolgular yok edilebilmektedir. Dudaktaki simetri bozuklukları bu sayede giderilebilir. Yaşlanma izlerini azaltırken dudaklarda hacim artışına yol açar. Uzun süreli ve kalıcı bir etki yaratır.

Dudak Dolgusu Teknikleri Nelerdir?

Dudak dolgusu temelde aynı mantıkla yapılan bir uygulamadır. Bununla birlikte Fransız tekniği ya da Rus tekniği gibi çeşitli isimler altında da bu işlem yapılabilmektedir. Dudak dolgusu iğne ve ucu delici olmayan kanüllerle yapılmaktadır. Ayrıca kullanılan dolgu maddesi de hangi teknik uygulanırsa uygulansın değişmemektedir.

Dudak Dolgusu Yaptırmaya Gitmeden Önce Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kişi dudak dolgusu yaptırmaya karar verdiğinde öncelikle bir hekimden görüş ve öneri alması uygun olur. İşleme karar verildiğinde ise iki hafta önceden kan sulandırıcı ilaçların kesilmesi gerekir. Uygulama öncesinde kan sulandırıcı gıdaların ve içeceklerin de tüketilmemesi önemlidir. Kişide aktif uçuk enfeksiyonu varsa bu işlem iyileşmeden yapılmamalıdır.

Dudak Dolgusu Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Dudak dolgusu yapıldıktan sonra ilk birkaç gün hafif bir şişlik olabilir. Bu durum geçicidir ve normal yan etkiler arasında kabul edilir. Birkaç gün içinde hafif şişlikler kendiliğinden geçer. İşlem yapıldıktan sonra ödemin azalması için soğuk uygulama yapılabilmektedir.

Uygulamanın ardından bir gün boyunca dudağa makyaj ürünleri sürülmemelidir. Aşırı sıcak yiyeceklerin tüketimi kesilmeli ve dudaklar da ovuşturulmamalıdır. Diş fırçalaması dikkati ve özenli bir şekilde yapılmalı, dudağa basınç uygulamaktan kaçınılmalıdır. İşlem bittikten sonra 24 saat egzersiz yapılmaması gerekir.

Dudak Dolgusu Kimlere Yapılmaz?

Dudak dolgusu yapılacağı zaman kişinin hamile ya da emzirme döneminde olmaması gerekir. Kanında pıhtılaşma problemi yaşayanların da dudak dolgusu yaptırması uygun değildir.

Bağışıklık sistemi rahatsızlıklarında, romatolojik hastalıklarda da bu işlem önerilmez. Dolgu maddesine karşı alerji riski olanlar için de uygun bir işlem değildir.

Dudak Dolgusu Tipleri Nelerdir?

Fransız tipi ya da Rus tipi dudak dolgusu yapılabilir. Bu uygulamaların her biri temelde aynıdır. Kullanılan malzemede değişiklik olmaz. İşlem sırasında ortaya çıkan farkı görsel etki oluşturmaktadır. Fransız tipi dolguda üst dudağın görüntüsü eros yayına benzer. Üst ve alt dudak arasındaki dengenin sağlanması için iğne yerine kanül kullanılır. Bu sayede de kanama olmadan işlem tamamlanmış olur.

Rus tip dolguda uygulama dudak kaslarının üzerinden yapılmaktadır. Doğal bir görünüm yakalamayı amaçlayan uygulamanın diğer tüm evreleri herhangi bir dudak dolgusu ile aynı özellikler taşır.

Dudak Dolgunlaştırma İçin Hangi Yöntemler Uygulanır?

Dudak dolgusunda kullanılan yöntemler Fransız tekniğinin yanı sıra Rus tekniği de olabilir. Fransız tekniği ve Rus tekniği olarak uygulanacak dudak dolgusunda elde edilen sonuçlar benzer olurken görsel açıdan fark oluşur. Fransız tekniğinde üst dudakta altın oran korunurken belli bölgelerde alt dudağın üzerine taşma gerçekleşir. Bu dolgu tekniğinde üst dudak eros yayı gibi şekillendirilmektedir.

Rus tekniği kullanılarak yapılan dudak dolgusunda çok sayıda giriş noktasından dudağa dikey olarak dolgu maddesi yerleştirilir. Bu yöntemle alt ve üst dudak dışarıya doğru açılım yapar.

Dudak Dolgusu Erkeklere Uygulanabilir Mi?

Dudak dolgusu genellikle kadınların tercih ettiği estetik bir müdahaledir. Bu işlem erkeler tarafından da gereklilik halinde tercih edilebilmektedir. Bazı sağlık sorunlarında dudakta oluşabilecek simetri bozuklukları bu sayede giderilebilmektedir.

Bunun yanı sıra erkeklerde dudak dolgusunun tercih edilmesi durumunda dozun çok iyi ayarlanması gerekir. Görsel açıdan dozun kaçırılması erkeğin feminen bir görüntü elde etmesine sebep olacağından işlemi yapacak olan hekimin uzmanlığı bu noktada oldukça önemlidir.

Dudak dolgusu işlemleri Dr. Nimet Güvenol tarafından uygulanmaktadır.


antalya-botoks.jpg

Estetik ve kozmetik sebeplerle kullanılan botoks, yüzdeki kırışıklıkların azaltılması veya oluşmadan engellenmesi için tercih edilen bir yöntemdir. Bunun yanı sıra kronik migren tedavisinde ve aşırı terlemenin önlenmesi amacı ile de bu teknik kullanılır.

Antalya botoks, bu alanda nitelikli hizmetleri ile öne çıkan güvenilir bir adrestir. Birçok alanda kullanılabilen botoks uygulaması için ihtiyaç duyulacak danışmanlık hizmeti profesyonel nitelikte buradan alınabilir. Yüzde oluşan kırışıklıklar birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Genetik faktörler, çok fazla mimik kullanılması, yaşlanmaya bağlı etkiler yüzün çeşitli bölgelerinde kırışıklıklara sebep olabilir.

Yüzde oluşan bu kırışıklıkların giderilmesi için günümüzde botoks adı verilen müdahalelerle kesin sonuç elde edilmektedir. Profesyonel kişiler tarafından yapılması gereken bu uygulamalar hızlı ve net sonuç vermesi bakımından da sıklıkla tercih edilmektedir.

Botoks sayesinde kişinin daha zinde ve genç görünmesi kolaylaşırken kişide özgüven duygusunda olumlu yönde gelişme ve yaşam kalitesinde artış da bu tür estetik müdahaleler ile sağlanabilmektedir.

Botoks Nedir?

Botoks, estetiğin yanı sıra bazı tıbbi durumlarda da kullanılabilen bir yöntemdir. Tıpta ve kozmetikte kullanılan botoks sayesinde göz kapağı düşüklüğü, yüz bölgesi kırışıklıkları, migren, kronik baş ağrıları, aşırı terleme ve kas spazmlarında etkili sonuçlar elde edilir.

Clostridium Botulinum bakterisinden elde edilen bir toksin olan botoks, sinir uçlarındaki iletimin gerçekleşmesi için salgılanan maddelerin salınımını engeller. Bu sayede sinirler ve sinirlerin ulaştığı organlar arasında iletim kesilir. Botoks uygulaması kırışıklıkların giderilmesi amacı ile sıklıkla tercih edilirken bazı sağlık problemlerinde de etkili sonuçlar verir.

Yüzdeki kırışıklıkların yanı sıra çizgilerin ortadan kaldırılması için tercih edilen botoks en güvenilir yöntemler arasında ilk sırada yer almaktadır. Uzun yıllardır kullanılan bu metodun bilinen hiçbir ciddi yan etkisi yoktur. Yalnızca enjeksiyon yapılan bölgeyi etkileyen botoks diğer kaslar üzerinde etkili değildir.

Botoks uygulamasından beklenen faydanın ve umulan başarının elde edilmesi, bu uygulamanın yetkin ve deneyimli bir uzman marifetiyle yerine getirilmesine bağlıdır. Botoks işlemleri Dr. Nimet Güvenol tarafından uygulanmaktadır.

Botoks Hangi Alanlarda Kullanılır?

Botoksun kullanım alanı oldukça geniştir. Estetik ve kozmetik amaçların dışında aşırı terleme, kas spazmı ya da migren ağrılarının tedavisinde de botoks kullanılmaktadır. Kırışıklık tedavisi, yüz şekillendirme sırasında da botokstan yararlanılır.

En sık kullanılan alan yüz kırışıklıkları olurken koltuk altında oluşan terlemeler için de ideal sonuçlar vermesi bakımından botoks sıklıkla tercih edilmektedir. Botoks uygulama alanına göre tedavi edici olabileceği gibi koruyucu özelliklere sahip olması ile de öne çıkar.

Botoksun tıp alanında kullanımı yalnızca migren tedavisi ile sınırlı değildir. Buna ek olarak tek taraflı yüz spazmlarında, yüz felcinde, kas spazmlarında da kullanılmaktadır. Diş gıcırdatma veya çene kasılması gibi sağlık sorunlarında da botokstan yararlanılabilmektedir.

Botoks Nasıl Yapılır?

Botoks uygulaması yapıldığında sinir uçlarındaki iletimi sağlayan maddeler salınma yeteneğini kaybeder. Sinirlerin ve sinirlerin ulaştığı organların arasındaki iletimin kesilmesi sayesinde de sinirin ulaştığı organın işlevi azaltılır.

Mimik kasları sürekli olarak çalışır. Bu sebeple de kaslar üzerindeki deri kıvrımları zamanla derinleşir. Yüz bölgesinde ortaya çıkmaya başlayan bu çizgiler daha ziyade göz kenarları, kaş aralığı ya da dudak kenarlarında olur. Mimik kaslarının zayıflatılması bu çizgilerin derinleşmesini engellerken daha genç ve zinde görünüme yol açar.

Ter bezleri aşırı çalıştığında kişide terleme problemi ile karşılaşılır. Terlemenin azaltılması için de botokstan yararlanılabilmektedir. Sinir uçları ile ter bezleri arasındaki iletimin kesilmesi terlemeyi azaltan bir uygulamadır. Botoks sayesinde aşırı terlemenin önüne geçilebilmesi de mümkündür.

Enjeksiyon biçiminde yapılan botoks sırasında ağrı hissi duyulmaz. Mimik kasları ile ilgili bir işlem yapılacaksa enjeksiyon mimik kaslarına uygulanır. Aşırı terlemenin giderilmesi amacı ile uygulanacak botoks enjeksiyonunda ise deri içine işlem gerçekleştirilir.

Enjeksiyonun ardından 3-4 günlük sürede etki görülmeye başlar. Botoksun etki süresi ise yaklaşık olarak 4-6 aydır. Etkisini yitiren bir uygulamanın tekrarlanabilmesinde sakınca olmamaktadır. Sağlığa olumsuz bir yan etkisi olmayan botoks uygulandıktan sonra gündelik yaşama devam edilebilir.

Botoks Uygulamasının Avantajları Nelerdir?

Mimik kaslarının hareketi yüzde kırışıklıkların oluşmasına sebep olduğundan botoks sayesinde bu etki azaltılabilir ya da tamamen ortadan kaldırılabilir. Bu sayede kişinin daha genç ve zinde bir görünüme kavuşması kolaylaşır.

Ayrıca kronik migren ağrılarından kurtulmak ya da aşırı terlemenin kesilmesi de botoksla mümkün olacağından kişinin hem yaşam kalitesine hem de sağlığına olumlu katkıları bulunur.

Botoks Yan Etkileri

Botoks yan etkisi olan bir müdahale değildir. İşlem enjeksiyon yöntemi ile yapılır. Ağrılı bir işlem değildir. Kişi müdahalenin ardından hemen günlük yaşamına kaldığı yerden devam edebilir. Yüz kaslarının bir süre çalıştırılmaması ve uzun süre eğilerek durulması müdahalenin ardından önerilmez.

Botoks uzman kişilerce yapılması gereken bir uygulamadır. Bu sebeple bir hekime danışılması gerekir. Uygulama sırasında hijyen kurallarına uyulması da oldukça önemlidir. Yan etkisi olmayan bu uygulama bazı durumlarda ehliyetsiz kişilerce yapıldığında ilaç uygulama alanı dışına çıkabilmektedir.

İlacın uygulama alanı dışına yayılması ise istenmeyen olumsuzluklara yol açabilir. Yutma zorluğu, konuşmada ve solunumda güçlük yaşama, halsizlik, bulanık ve çift görme, idrar tutamama gibi nadir olarak rastlanabilecek yan etkiler uzmanlar tarafından uygulama yapılmamış ise söz konusu olabilmektedir.

Botoks Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Botoks uygulandıktan sonra 3-4 saat kadar başın yüksekte tutulması uygun olur. Öne doğru eğilmekten kaçınılması gerekirken uzanarak bir süre istirahat etmek de gerekebilir. Yüze uygulanan botoksun ardından 8 saat sonra yüz yıkanabilir.

Ilık su ile ve yüze hasar vermeden yıkama işlemi yapılmalıdır. Yüze baskı yapmadan ve yumuşak hareketlerle yıkama işlemi yapılması uygun olurken kese gibi yöntemler tercih edilmemelidir. Yüzün yıkanması sırasında soğuk su kullanılması daha uygundur.

Botoks yapıldıktan sonra cilde makyaj yapılmaması gerekir. Botoks yapıldığı gün makyaj yapılmaması söz konusu olurken işlemin ardından da en az iki saat yüzün yıkanmaması icap eder. Hamam veya sauna gibi sıcak alanlardan ilk gün uzak durulmalıdır. Uygulamanın ilk gününde ağır sporlar yapılmaması daha uygun olur.

Mutlaka spor yapılması gerekli ise yürüyüş ya da plates gibi sporlar tercih edilebilir. İşlemin ardından cildin kaşınmaması gerekirken masaj gibi uygulamalardan da kaçınılmalıdır.

Botoks Kimlere Uygulanmaz?

Hamilelikte ve emzirme döneminde botoksun önerilmediği görülürken bazı kas hastalıkları söz konusu ise bu işlem tercih edilmez. Bazı hastalıkların tedavileri sırasında kullanılan ilaçlar sebebi ile botoks tedavisi uygulanamayabilir.

Ciddi bir sağlık problemi olmayan, kas hastalığı bulunmayan kişiler botoks yaptırabilmektedir. Bunun yanı sıra hamileler ve emziren kadınlar için de bu yöntem tercih edilmez. Botoks yaptırılacağı zaman bir hekimden görüş alınması gerekir. Mimik çizgilerinden şikâyeti olan herkesin botoks yaptırabilmesi mümkündür.

Etik açıdan da 18 yaşın altındaki bireylere kozmetik amacı güden botoks işlemleri yapılmamaktadır. Kişinin bir sağlık problemi ile ilgili müdahale söz konusu ise ve botoks uygulaması gerekli olduğunda tıbbi amaçlı botoks 18 yaş altına da uygulanabilmektedir.

Botoks yaptırmak isteyenlerin öncelikle bu konuda uzmanlık sahibi bir hekimden görüş ve öneri alması uygun olur. Her bireyin sağlık problemleri, kişisel durumu farklıdır. Kişide ortaya çıkan probleme bağlı olarak uygulanacak yöntem uzman bir hekim tarafından tespit edildiğinde süreç daha sağlıklı ilerler.


antalya-yuz-dolgusu.jpg

Yüz dolgusu; yüzün uzuvlarında dolgu işlevi göstererek estetik beklentilerin karşılanması ve ideal bir yüz formu elde edilmesi adına başvurulan, Uzman Dr. Kemal Güvenol ve Dr. Nimet Güvenol tarafından uygulanan, estetik tedavi çözümüdür. Yaşlanmaya bağlı olarak artan cilt deformasyonuna karşı efektif, etkili ve sürdürülebilir bir çözüm olan yüz dolgusu için web sitemizi ziyaret edebilir; iletişim sekmesi üzerinden irtibat kurabilirsiniz.

Yüz Dolgusu Nedir?

Yüz dolgusu, ciltte istenmeyen bir görünüm oluşmasına sebebiyet veren kırışıklık, yara izi, lekelenme vb. sorunları gidermek veya yüz hacminde ideal bir form elde etmek amacıyla başvurulan, başarılı sonuç vermesiyle bilinen estetik bir tedavi türüdür. Bu prosedürde kullanılan dolgu malzeme ve materyalleri, yüzün yitirdiği hacmi yeniden kazanması amacıyla işlev gösterir.

Yüz Dolgusu Nasıl Uygulanır?

Yüz dolgusu, yüzün belirli bölgelerine oldukça ince iğnelerin enjeksiyon edilmesi prosedürüne dayanır. Uygulamada kullanılan iğneler herhangi bir ağrı, acı, sızı hissiyatına sebep olmadığı için anesteziye başvurulmaz. Fakat olası rahatsızlıkların yaşanmaması adına anestezik kremlerden yararlanılabilir. Anestezik işlev gösteren bu kremler işlemden yaklaşım yarım saat kadar önce ilgili bölgeye sürülür.

Yüz Dolgusunun Yan Etkileri Nelerdir?

Uygulamaya konu alan alan sayısına bağlı olarak, takriben on beş – yirmi dakika gibi oldukça kısa sürede tamamlanabilen yüz dolgusunun yan etkileri merak konusudur. Dolgu tedavisinin genellikle herhangi bir yan etkisi söz konusu değildir. Ne var ki bir dizi komplikasyon gelişmesi normal kabul edilir. Tedaviye konu bölgede gelişebilecek başlıca komplikasyonlar şunlardır:

  • Şişlik,
  • Kızarıklık,
  • Morarma,
  • Kaşıntı,
  • Renk değişimi,
  • Hassasiyet.

antalya-mezoterapi.jpg

Mezoterapi, bireylerin estetik kaygılarına, taleplerine ve gereksinimlerine başarılı, etkili ve sürdürülebilir bir şekilde yanıt verilebilmesi adına başvurulan, Uzman Dr. Kemal Güvenol ve Dr. Nimet Güvenol tarafından uygulanan estetik bir tedavidir. Dünya genelinde büyük bir üne sahip olan bu tedavinin geniş bir uygulama alanı vardır. Mezoterapinin kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:

  • Cilt yenileme,
  • Anti – aging,
  • Bölgesel zayıflama,
  • Selülit,
  • Çatlaklar,
  • Akut ve kronik ağrı,
  • Saç tedavisi,
  • Spor yaralanmaları,
  • Lekeler,
  • Yara izleri,
  • Belirli deri hastalıkları.

Mezoterapi Nedir?

Mezoterapi; cilt altında bulunan kolajen ve elastin gibi proteinleri uyarmak ve bu sayede bölgedeki kan dolaşımı, lenfatik dolaşım ve immün cevap düzeninde arzu edilen standardın oluşmasını sağlamak amacıyla, vitamin, mineral, aminoasit ve enzimlerin ilgili bölgeye mikroenjeksiyon yardımıyla enjekte edilmesine dayalı bir tedavi tekniğidir. 

Mezoterapi Hangi Durumlarda Uygulanır?

Cilt temelli sorunlardan kaynaklı hastalıkların ve/veya estetik problemlerin giderilmesi amacıyla yaygın başvurulan mezoterapi tekniği belirli alanlarda kullanılır. Zengin bir uygulama alanına sahip olan bu prosedürün uygulama alanlarının tamamını ifade etmek mümkün olmamakla birlikte, başlıca uygulama alanlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Cilt yaşlanması,
  • Cilt sarkması,
  • Leke tedavisi,
  • Güneş lekesi
  • Deri çatlakları,
  • Selülit,
  • Kilo kaybı,
  • Saç dökülmesi,
  • Saç tedavisi,
  • Kellik,
  • Gözaltı morlukları,
  • Alerji,
  • Spor yaralanmaları,
  • Deride pigment yetersizliği | Vitiligo,
  • Akut ve kronik ağrılar,
  • Fibromiyaji | Yumuşak Doku Romatizması.

Mezoterapi Hangi Durumlarda Uygulanmaz?

Mezoterapi uygulamasına başvurulması sakıncalı görülen belirli durumlar vardır. Bunlar;

  • Gebelik dönemi,
  • Emzirme dönemi,
  • İnme hastaları,
  • Şeker (diyabet) hastaları,
  • Kanser hastaları,
  • Kan pıhtılaşma sorunu yaşayan bireyler,
  • Kullanılacak ilaçlara karşı alerjisi bulunan bireyler,
  • Ürtiker hastaları.

hacamat.webp

Son yıllarda oldukça revaçta olan ‘’hacamat’’ tedavisi, arapça bir kelime olup; kök anlamı olan ‘’hücum’’ yani  bir noktaya yönlendirmek anlamına gelmektedir. Özellikle Hz. Muhammed’in ayın belirli günlerinde önerdiği ve çeşitli hadislerde bahsedilmesi ile Müslüman ülkelerde çok daha fazla tercih edilen bu yöntem, vücuttaki kirli kanın belirli yerlere kupa yardımı ile toplanıp, ufak kesiler ile çekilmesi işlemindir ve ‘’Islak Kupa Tedavisi’’ olarak da adlandırılır. Özellikle vücudumuzda kanın içinde bulunan zararlı atıklar yani toksinler, enerjimizi, bağışıklık sistemimizi  ve sağlığımızı olumsuz yönde etkilemekte dolayısıyla da hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Hacamat yöntemi ile bu toksinlerin ve ölü kan hücrelerinin kandan atılması hücrelerin yenilenmesini sağladığı gibi, hasta olmadan önce uygulandığında birçok hastalıktan koruma özelliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Hacamat İçin Uygun Olmayan Kişiler

5000 yılı aşkın bir süredir kullanılan bu holistik tedavinin uygulanamadığı kişiler de vardır. Örneğin kişinin özellikle kalp hastalığı var ise, kansızlık, zayıflık / yaşlılık ve kan yoluyla bulaşan hastalıkları mevcut ise Hacamat uygulaması yapılamaz. Buna ek olarak; düşük tansiyon ve hamilelik durumu olan ( gebeliğin günleri hariç), organ nakli yapılmış, diyaliz ve hemofili hastaları , kemoterapi ya da ışın tedavisi gören, kalp pili ve stent takılmış olan kişilerde (kalp bölgesine yakın) hacamat yapılması oldukça zararlıdır. Dolayısıyla hacamat öncesi muayene sırasında hekim bu konularda bilgilendirilmeli, kişinin ayrıntılı tıbbi geçmişi mutlaka incelenmelidir.

İslam’da Hacamat Takvimi ve Uyulması Gereken Kurallar

Hacamat uygulaması yapılmadan önce; kişinin regl döneminde olmaması; cerrahi bir müdahale geçirmişse en az 40 gün beklemesi, tok ve aç olunmaması, uygulamadan 1 gün önce ve sonra hayvansal gıdaların tüketilmemesi dikkat edilmesi, 1 gün öncesinde ve sonrasında cinsel ilişkide bulunulmaması, banyodan hemen sonra uygulanmaması, kupanın beşten fazla olmaması; yara ve yanık ve dövme üzerine uygulanmaması, kesilerin 0.3 mm’den fazla olmaması, dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar arasındadır. Uygulama yapılacak günler Hz. Muhammet’in belirttiği üzere çarşamba, cuma, cumartesi haricidir ve kişi yaptırmadan önce abdestli olmalıdır. Hacamat yaptırmak için en iyi dönemin ilkbahar ve sonbahar olduğu da çeşitli dini kaynaklarda belirtilmiştir.

Hacamat Faydaları Nelerdir?

Hacamat üzerindeki tartışmalar yüzyıllardır devam etmektedir. Kanıtlanmış faydaları ve kişinin kan dolaşımına yaptığı faydalar sayesinde hacamat modern tıp literatüründe de kendisine yer bulan gelenksel tıp uygulamaları arasındadır. Özellikle ibn-i Sina hacamat üzerinde yoğunlaşmış ve kitaplarında hacamata yer vermiştir. Hacamatın faydaları;

  • Bağışıklığı güçlendirir. Yorgunluğu giderir ve enerji verir.
  • Endorfin ve serotonin salgılanması sonucu depresyonu giderir, bu nedenle de anksiyete ve sinirliliği önler. Psikolojik travma sonrası bozuklukları aşmada çok yardımcıdır. 
  • Damarlardaki esnekliği artırıp hemoroid basur oluşumunu önler. Ayrıca damarları temizlediği için kolesterolü düşürür. 
  • Kan üretiminden sorumlu karaciğer, kemik iliği, dalak gibi organları harekete geçirir ve bu organlara bağlı hastalıklarda hasarı önler. Kan üretimini arttırır.
  • Yüksek tansiyonu düşürür. 
  • Kasları gevşetip, kramp girmesini ve kulunçları önler. Eklem ve kas ağrılarına iyi gelir.
  • Cildin oksijen almasını sağladığı için cildin yağlanmasını önler.
  • Yaraların iyileşmesini hızlandırdığı için ülser türlerinin ortadan kalkmasına yardımcı olur.
  • Vücuttaki enfeksiyonları giderir. 
  • Baş bölgesine yapılan hacamat göz ağrısını giderir ve göz tansiyonunda olumlu etki sağlar.
  • Pıhtıları erittiği için varislerin geçmesini sağlar.
  • Romatizmanın metabolik birikintilerini temizler.
  • Kan dolaşımını arttırıp ağrıları giderir. 
  • Özellikle çocuklarda dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, sorunlarının tedavisinde oldukça etkilidir.
  • Düzenli hacamat yaptırılması organlardaki  fonksiyon bozukluklarını tamir eder.
  • Yüz felci başta olmak üzere tüm felç türlerinde tedavi edicidir.
  • Damar tıkanıklığını önler ve tıkalı damarları açar.
  • Ödemin vücuttan atılmasına yardımcı olur, dolayısıyla kilo kontrolü ve gut hastalığının önlenmesi yönünde etkilidir.
  • Bel ağrısı türlerinin iyileşmesinde çok etkilidir.
  • Cinsel sorunların tedavisinde etkili olması nedeniyle kısırlık ve üreme problemlerinin tedavisi amacıyla uygulanır.
  • Astım, bronşit, zatürre ve sinüzit hastalığı olan insanlar için çok faydalıdır.
  • Birçok kadın hastalığının tedavisine yardımcı olur. Hormonları düzenlediği için Regl düzensizliğine ortadan kaldırır. Menopoz şikayetlerini ortadan kaldırır.
  • Prostat hastalığı 
  • Özellikle migren gibi şiddetli baş ağrısı yaşayan kişilerde olumlu etkisi vardır.
  • Ergenlik sivilcelerini yok eder, vücutta çıkan çıbanları söndürmede etkilidir. Egzamayı iyileştirir.
  • Mide ağrısı, ishal, gastrit gibi sindirim sistemi hastalıklarında faydalıdır. Gaz atımına yardımcı olur.
  • Beyin fonksiyonlarını arttırdığı için odaklanma problemini ortadan kaldırır, konsantrasyonu arttırır. Hafızayı güçlendirir.
  • Diyabet hastalığını önlemede yardımcı olur.
  • Diş ve diş eti rahatsızlıklarının giderilmesinde olumlu etkisi vardır.
  • Sinirleri rahatlattığı için uykusuzluk ve uyku bozukluğu problemlerinin giderilmesinde önemli rol oynar.
  • Kronik hastalıkların tedavisine yardımcıdır.

“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”


evde-fizik-tedavi.webp

Özellikle fizik tedavi süreci zahmetli geçen inme(felç), bel fıtığı, boyun fıtığı, omurilik yaralanmaları gibi hastalıklarda tedavi sürecine olumsuz etki eden; hasta transferinin zorluğu, hasta psikolojisinin bozulması, tedavi sürecinin yavaş ilerlemesi, yüksek maliyet gibi faktörleri ortadan kaldırarak evde fizik tedavi hizmeti veriyoruz.

Evde Fizik Tedavi Nedir?

Fizik tedavi alması gerekip herhangi bir sebepten dolayı fizik tedavi hizmetini kendi evinde almak isteyen bireylerin, kaybettiği fonksiyonel ve fiziksel kapasitelerini tekrar kazanmalarını sağlayacak bütüncül tedavidir.

Evde Fizik Tedavi Nasıl Yapılır?

Evde fizik tedavi fizyoterapistin hastayı değerlendirmesiyle başlayıp, hastanın durumu ve hedefleri doğrultusunda hastaya özel bir program oluşturularak fizyoterapist eşliğinde yapılan tedavi yöntemidir. Tedavi süresi hastaya göre değişebilmekle birlikte ortalama olarak 1 saattir. Tedavi sürecinde fizyoterapistin uygun görmesi halinde elektroterapi, manuel terapi, kupa terapi, bantlama, hacamat ve kuru iğneleme gibi bütünleyici tedavi yaklaşımlarını uygulanır.

Kimler evde fizik tedavi yaptırmalıdır?

Fizyoterapistler klinik masajdan, felç (inme) tedavisine kadar çok geniş bir yelpazede hizmet verebilmektedir. Bu sebeple evde fizik tedavi almak isteyen herkes bu hizmetten faydalanabilir.


medikal-masaj.webp

İnsanların büyük çoğunluğu, gününün büyük kısmını bilgisayar karşısında geçirir, kendilerini zorlayacak ağırlıklarda yük taşır, olması gereken duruşa uygun olmayacak şekilde durması gereken işlerde çalışır veya rahat olmayan pozisyonlarda uyur ve de oturur. Bu durumlar sırasında herhangi bir problem yok gibi dursa da zaman içinde kaslarda gerginliğe, sertleşmeye ve de düğümlere sebep olmaktadır. Günlük yaşantının getirdiği yorgunluktan arınabilmek, rahata kavuşmak, dinlenebilmek ve gerekli enerjiyi toplayabilmek için masaja ihtiyaç olabilmektedir. Başarılı ve uygun yapılan bir masaj ile insanlar bütün bunlara erişebilmektedir. Önemli olan aslında gereken masajı seçebilmektir. Vücutta var olan negatif enerjiyi atabilmek, kasların gevşemesini sağlamak, sağlıklı ve de zinde olan bir bedene kavuşabilmek için en basit ve güzel yöntem aslında bu işte çok iyi olan bir masaj uzmanının ellerine kendini bırakmaktır. Medikal masaj, bu türde tür şikayetleri ortadan kaldırmaya, kasları gevşetmeye ve ağrıyı sonlandırmaya yardımcı olur. Bugün birçok şikâyet için “önerilen” bir alternatif tedavi seçeneği olarak kabul gören medikal masaj kuşkusuz ki tıbbi bir ihtiyaç ve düzenli aralıklarla alınması gereken bir koruyucu tıbbi tedavidir.

Medikal Masajın Mekanik Etkileri

Cilt Üzerindeki Etki

  • Ter bezlerinde üretimi arttırır ve vücuttan üre gibi atıkların atılmasını sağlar.
  • Kapillar dilotasyonu sayesinde hipermi sağlar.
  • Vücutta sebum salgısını arttırır böylece deri yumuşar ve enfeksiyonlara karşı ayrıca direnç kazanır.
  • Derinin sahip olduğu elastikliği arttırır.
  • Derinin kan dolaşımının artmasını sağlar, hücreleri besler ve rejenerasyon olayını hızlandırır.
  • Fibrosis oluşmasının önüne geçer.
  • Scarlarda gevşeme meydana getirir.

İç Organlara Etkisi

  • Akciğerlerde bulunan mukusun çözülmesinde etkilidir.
  • Kan dolaşımında ve lenf drenajında artışlara sebep olarak daha fazla idrar atılımını sağlar.
  • Parasempatik sinir sistemine etki eder ve sindirimi kolaylaştırır.
  • Kalınbağırsaktaki peristaltik hareketleri arttırır; konstipasyon ve gaz problemlerinin çözülmesini sağlar.
  • Abdominal distasyonda azalma sağlar.

Medikal Masajın Fizyolojik Etkileri

Dolaşım Sistemine Etkileri

  • Venostazın önüne geçer.
  • Arteriyel dolaşımı hızlandırır.
  • Kalbin hızında yavaşlama meydana getirir.
  • Venöz dönüşe yardım eder.
  • Hemodilüsyona yardım eder.
  • Lenfa drenejında artış sağlar ve ödemin önüne geçer.
  • Düzenli olarak yapılan medikal masaj, lökosit miktarında artış sağlar ve böylece bağışıklık sistemi güç kazanır.

Kas ve İskelet Sistemine Etkisi

  • Kan dolaşımını hızlandırır ve kasın daha çok besin, oksijene ulaşmasını sağlar. Kasta yorgunluk, ağrıların azalmasını sağlar.
  • Kas atrofilerinin yani krampın önlenmesini sağlar.
  • Atrofik kaslarda toparlanma sağlar.
  • Kaslarda belirli davranışlar sebebiyle biriken toksinlerin lenfatik, venöz dolaşımına katılmasını sağlar.
  • Kaslarda kan dolaşımının artmasını, laktik asidin ise kastan uzaklaşmasını sağlar.
  • Kaslarda oluşan spazm ve krampların önüne geçer.
  • Kemiğin beslenmesine yardımcı olmaktadır.
  • Kireçlenmelerin önüne geçer.

Sinir Sistemine Etkileri

  • Sedasyon etkisine sahiptir ve gevşeme sağlar.
  • Otonom sinir sistemine ve endokrin sistemlere refleks etkisi sağlar.
  • Sinir sistemini uyarıcı yönlerde etkiler eder.

Medikal Masajı Sakıncalı Olabilir

Medikal masaj, kimi zaman sakıncalı durumlara sahip olabilmektedir. Bu durumlar;

Akut Yaralanmalar

Akut kanama halinde yapılan medikal masaj, kanamayı arttırır ve ayrıca yaralanmış olan kas liflerinin de zedelenmesine neden olacaktır. İyileşme gecikir ve beraberinde kaslarda sertleşme meydana gelebilir. Bu sebeple akut yaralanma varlığında masaj ve sıcak uygulamalardan uzak durulmalıdır. Özellikle ilk 72 saatlik süreçte bu tarz durumlardan ve uygulamalardan uzak durulmalıdır.

Damar Hastalıkları

Damar yapısında ne sebeple olursa olsun bozukluk meydana geldiğinde masaj kesinlikle sakıncalı olacaktır. Toplardamarlarda bulunan pıhtılar gibi durumlar oluşabileceğinden masaj tehlikelidir.

Filebotromboz

İltihabı olmayan damar tıkanıklıklarıdır. Pıhtı kopabilir, dolaşım sistemi yoluyla kalbe ya da beyine ulaşarak hayati tehlikelere sebep olabilmektedir. Derinde oluşan, ağrılı olan, ısı artışına sebep olan, yüzeyde beliren durumlarda tehlikeli olabilmektedir.

Bu durumlara ek olarak;

  • Tromboflebitis,
  • Varis,
  • Enfeksiyon hastalıkları,
  • Deri problemleri,
  • Apse oluşumu,
  • İltihaplı romatizma,
  • Hamilelik,
  • Kanser vs. gibi durumlarda da medikal masaj hayati tehlike taşıyabilmektedir.

Eğer siz de medikal masaj yaptırmak istiyorsanız, vücudunuzu aylardır yatıyor gibi dinlenmiş istiyorsanız, ruhsal olarak da rahatlama ihtiyacınız varsa medikal masaj yaptırmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Yapmanız gereken iletişim bilgilerinden bize ulaşıp randevu almaktır. Tek bir randevu ve medikal masaj ile bütün bu dertlerden kurtulun!


kuru-igne-tedavisi.webp

Fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavileri arasında yer alan “Kuru iğne yöntemi” kronik kas iskelet sistemi hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı oluşan ağrı ve hareket kısıtlılıklarının tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Tedavide ince enjeksiyon iğneleri kullanılır ve bu iğneler ilaç içermez. Kasta oluşan sertleşmeler, iğnenin mekanik etkisinden faydalanılarak giderilmeye çalışılır. Fibromiyalji, kronik kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı oluşan ağrı ve hareket kısıtlılıklarının tedavisinde son dönemde sıkça kullanılan kuru iğne tedavisinin, ince ve çeşitli boylarda iğneler sayesinde kaslara uyarı vererek yapılmaktadır.

Kuru İğne Tedavisi Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Boyun ağrısı, sırt ağrısı, bel ağrısı, omuz hareket kısıtlılığı ve omuz ağrısı, miyofasiyal ağrı sendromu, fibromiyalji sendromu, tenisçi ve golfçü dirseği, ağrılı kas spazmlarında; aynı pozisyonda sabit durma sonucu oluşan ağrılarda (bilgisayar kullanımı gibi), duruş bozukluğu ya da skolyoza bağlı oluşan kas gerginlikleri sonucu oluşan ağrılarda; el, dirsek, omuz, topuk ve kalça tendinitlerinde, spor yaralanmalarında ve rehabilitasyonunda, çene eklemindeki tetik noktalara bağlı oluşan ağrılarda, travma sonrası omurga ağrılarında kuru iğne yöntemine başvurulur. Kasların etkilenme durumuna göre tek iğne uygulaması yapılabileceği gibi çoklu iğne uygulamaları da yapılabilir.

Kuru İğne Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kas tutulmalarında kasta spazm ve tetik noktalar oluşur; bunlar halk arasında kulunç olarak tarif edilir. Kuru iğnelemede bu kulunçların içine iğne batırılır ve birkaç saniye beklenilir; bu sayede spazmın çözülmesi, tetik noktaların gevşemesi hedeflenir. Bu yöntem tetik nokta aktivasyonunun giderilmesinde oldukça güvenli ve etkin bir biçimde kullanılabilir. Kuru iğne tedavisi (İMS) için çeşitli uzunlukta ve çok ince iğneler kullanılır. Kasılmış, bu nedenle ağrılı olan ve fonksiyonunu yeterince yerine getiremeyen kaslara bu özel iğneler batırılır. Kaslara uygulanan bu işlem ile kaslardaki spazmın çözülmesi, tedavinin esasını oluşturur.

Akupunktur Tedavisinden Farkı Nedir?

Akupunktur iğneleri tedavide kullanılsa da bu yöntem, akupunktur uygulamasından farklı bir yöntemdir. İğneler muayene sonucu belirlenen, direkt tetik nokta olan kasa batırılır; uygulamanın yeri hastaya ve hastalığının durumuna göre değişebilmektedir. Akupunktur uygulamasında olduğu gibi standart uygulama noktaları yoktur. İlaç içermeyen bir uygulama olduğu için alerji, ilaç etkileşimi gibi yan etkiler oluşmaz. İşlem sırasında kuru iğnelemeye bağlı ağrı duyulması, iğneler ince olduğu için genellikle minimaldir; bu ağrı duyma durumu da tetik noktaların hassasiyetine ya da kişilerin ağrı eşiğine bağlıdır. Bazı hastalar işlem sırasında hiç ağrı duymadıklarını da ifade etmektedirler.

Kuru İğne Tedavisinin Seans Sıklığı ve Sayısı Nasıl Olmalıdır?

Genellikle haftada 1-2 seans uygulama yapılır. Toplam seans sayısı genellikle 3-5 seans şeklinde hastanın hastalığı ve iyileşme periyoduna göre değerlendirilir. Bazı hastalarda 1-3 seans yeterli olurken bazı hastalarda hastalığın şiddeti ve durumu ile ilgili olarak nadiren 8-10 seans uygulama da yapılabilmektedir.

Kuru İğne Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kuru iğne tedavisi, iğne ile yapılan bir tedavi olduğu için bu uygulamayı; alanında uzman, tetik nokta yerleşimini iyi bilen hekimlerin yapması gerekir. Doğru uygulamalarla kuru iğne tedavisinin etkinlik oranları oldukça yüksektir. Başka tedavilerle birlikte ya da tek başına kullanılabilir. Başka tedavilerle birlikte kullanımında da etkinlik artabilmektedir. Doğru ve etkin bir uygulama için mutlaka ilgili branşın (Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon) uzman hekimlerine başvurulması önemlidir.

Kuru İğne Tedavisi Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kuru iğne tedavisi sonrası germe ve eklem hareket açıklığı egzersizlerinin kombine edildiği bir egzersiz programının hastaya öğretilip günlük uygulanması tedavinin etkinliğini arttırır. Steril iğnelerle yapılan uygulamadan birkaç saat sonra banyo yapılabilir, uygulama yerinin kapatılmasına gerek yoktur.


akupunktur.webp

Akupunktur latince kökenli bir kelimedir ve iğne anlamına gelen “acus” ve batırmak anlamındaki “punctio” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Akupunktur, cilt üzerindeki belirli noktalara çok ince iğnelerin batırılması ve bu noktaların uyarılması prensibine dayanan bir uygulamadır. Akupunktur, çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde binlerce yıldır başarıyla kullanılmıştır. Geleneksel Çin tıbbının ayrılmaz bir parçası olan akupunktur, vücudun enerji akışını dengeleyerek organizmanın kendi kendini iyileştirme gücünü artırmasına yardım eder.

Akupunktur nasıl etki eder?

Akupunktur yapılırken cilde bastırılan iğnelerin vücutta tam olarak nasıl bir etki oluşturduğu halen tam olarak anlaşılamamıştır. Fakat yapılan son çalışmalar akupunkturun beyindeki pozitif ruh hali sağlayan ve ağrıya karşı etkili maddelerin salınımını arttırdığını göstermiştir. Halk arasında “mutluluk hormonları” olarak adlandırılan bu maddeler serotonin ve endorfinleri içerir.

Yapılan bazı deneysel çalışmalar, akupunkturun sırt ve eklem problemlerinden kaynaklanan ağrılara karşı etkili olduğunu göstermektedir. Amerika’da yürütülen plasebo kontrollü bir araştırma, akupunkturun kronik ağrı üzerinde plaseboya göre daha iyi bir etkisi olduğunu göstermiştir. Bu bilgilerin ışığında aşağıdaki etki mekanizmalarının tedavide rol oynadığı varsayılmaktadır:

  • Sinir sistemi aracılığıyla, örneğin endorfinler (endojen ağrı giderici maddeler)
  • Hormonlar aracılığıyla
  • Kan damarlarının aktivasyonu yoluyla
  • Bağışıklığı güçlendirme yoluyla
  • Kasların gevşetilmesi yoluyla

Akupunktur tedavisi nasıl yapılır?

Akupunktur tedavisinde iğneler tedavisi planlanan hastalığa bağlı olarak seçilen noktalara batırılır. Tedavide steril ve tek kullanımlık son derece ince iğneler kullanılır. Hasta genellikle sadece iğnelerin ilk girişinde çok hafif bir ağrı hisseder. Bir süre sonra, tedavi edilen bölgelerde hafif bir sıcaklık hissi gelişebilir. İğneler ciltte yaklaşık 20 ila 30 dakika kalır. Belirli etkilerin elde edilmesi için özel stimülasyon teknikleri kullanılır. Bunun için iğneler ilave olarak ısıtılabilir, bilinçaltı uyarma akımıyla uyarılabilir veya yukarı ve aşağı hareket ettirilebilir.

Akupunktur noktalarını kullanarak uygulanan başka tedavi prosedürleri de vardır. Akupresör yöntemi, akupunktur noktalarına parmaklarla masaj yapılarak bölgede toplanan enerji yoğunluğunun dağıtılması ve ilgili noktalarla bağlantılı olduğu düşünülen organların bu şekilde rahatlatılması esasına dayanır.

Akupunktur noktaları ciltte değişik bölgelere göre değişen derinin 2 mm ila 4 cm’ye kadar derinliğinde bulunur. Lazer akupunkturunda ilgili noktalara lazer iğne denilen, aslında gerçek bir iğne olmayan, bir lazer ışığı darbesiyle ulaşılarak uyarım sağlanır. Lazer akupunkturu iğnelerden rahatsız olanlar ve çocuklar arasında popüler olan hafif ve ağrısız bir yöntemdir.

Akupunktur hangi hastaların tedavisinde kullanılır?

Akupunktur ile pek çok hastalık tedavi edilebilir. Dünya Sağlık Örgütü, akupunkturun kullanılabileceği toplam 40 hastalık tanımlamıştır. Akupunktur özellikle aşağıdaki rahatsızlıklar ve hastalıklar için sıklıkla kullanılır:

  • Baş ağrısı ve migren
  • Sırt ağrısı
  • Sindirim sistemi hastalıkları
  • Psikiyatrik rahatsızlıklar
  • Romatizmal şikayetler
  • Kronik solunum yolu hastalıkları (bronşit, astım)
  • Alerjiler
  • Kadın hastalıkları ve doğum
  • Sigarayı bırakma
  • Zayıflama

Akupunktur hamileliğin son birkaç haftasında doğum sürecini kısaltmaya yardımcı olabilir. Ancak bu amaçla kullanılması düşünülüyorsa tedavi mutlaka doktora danışılarak uygulanmalıdır.

Akupunktur ile ağrı tedavisi

Son yıllarda yapılan bazı çalışmalar akupunkturun belirli ağrı tiplerinin tedavisinde yardımcı olabildiğini, bulantı ve kusmayı hafiflettiğini ve doğum yapmayı kolaylaştırdığını göstermiştir.

Örneğin, Almanya’da ülke çapında yapılan geniş çaplı bir çalışmada akupunkturun diz osteoartritine bağlı ağrı, baş ağrısı ve sırt ağrısını önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir. Aynı çalışmada gerilim tipi baş ağrısında, ağrının görüldüğü günlerin sayısını % 50 oranında düşürmeye yardımcı olduğu saptanmıştır. Akupunktur, özellikle baş, boyun, sırt, diz ve osteoartrit ağrısı için ağrıyı yönetme yeteneği üzerine birçok araştırmanın odak noktası olmuştur.

Akupunkturun saman nezlesi, tenisçi dirseği, menstrüel kramplar, alerjik astım veya fonksiyonel mide ve bağırsak problemleri gibi bazı yaygın hastalıkların tedavisinde yardımcı olabileceğine dair kanıtlar vardır.

Akupunkturun yan etkileri nelerdir?

Akupunktur ülkemizde sadece sertifikalı doktorlar tarafından uygulanmaktadır. Bu alanda yetkin bir hekim tarafından yapıldığı takdirde ciddi yan etkilerle karşılaşılma olasılığı oldukça düşüktür. Genellikle iğne batırılan noktalarda hafif ağrı ve kanama, hafif düzeyde çarpıntı gibi basit yan etkiler görülür. Nadiren ciltteki sinirlerde yaralanma sonucu 4 haftaya kadar süren ağrılar görülebilir. Fakat ehil olmayan kişilerce hijyenik olmayan şartlarda uygulanırsa tehlikeli enfeksiyonlar ve başka ciddi komplikasyonlar görülecektir.

Akupunktur ile zayıflama

Kilo kaybı için akupunktur tedavisinin çeşitli mekanizmalar ile etkili olduğu düşünülmektedir. Akupunkturun, vücudun enerji akışını etkileyerek aşağıdaki mekanizmalarla zayıflamaya yardım ettiği düşünülmektedir;

  • Metabolizmayı hızlandırmak
  • İştahı azaltmak
  • Beyindeki açlık merkezini baskılamak
  • Stresi azaltmak

Geleneksel Çin tıbbına göre kilo alımı, vücuttaki dengesizlikten kaynaklanır. Eski öğretilere göre bu dengesizlik karaciğer, dalak, böbrek, tiroid bezi ya da hormonal bir işlev bozukluğundan kaynaklanır. Bu nedenle, kilo kaybı için, akupunktur tedavileri genellikle vücudun bu alanlarını hedef alır.

Diyet ve egzersiz olmadan tek başına akupunktur ile kilo vermek mümkün değildir. Bu nedenle spor ve diyetle birlikte kullanılır. Kilo vermek için en önemli akupunktur noktaları kulakta bulunur. Kulakta insan vücudundaki tüm organlar uyaran noktalar bulunur. Ayrıca kulakla beyin arasındaki mesafe kısa olduğu için kulaktaki akupunktur noktaları oldukça etkilidir.

Kulaktaki akupunktur noktaları vücutta yağ birikimlerinin bulunduğu bölgelere göre uyarılır. Olası eşlik eden belirtiler, örneğin diz eklemi osteoartriti, sırt ağrısı veya gastrointestinal problemler göz önünde bulundurulur ve tedavi konseptine dahil edilir. Amaç her zaman kalıcı bir sonuç elde etmektir. Bulgulara bağlı olarak iğneler 10 güne kadar kulakta kalır. Kulaktaki akupunktur noktalarına batırılan iğnelerin etkiler;

  • Daha hızlı tokluk hissedilir.
  • Açlık hissinde azalma olur.
  • Aşırı yeme ortadan kalkar
  • Metabolizma ve yağ yakımı hızlanır.
  • Toksinler vücuttan atılır.
  • Hastalar kendilerini daha sakin, daha dengeli ve aynı zamanda daha aktif hissederler.

İnsanların kilo almasının temel nedeni beslenme alışkanlıklarındaki hatalardır. Beslenme alışkanlıklarının değiştirmesi hiç kolay olmaz. Diyet yaparken oluşan ve sonunda diyeti bırakmaya neden olan halsizlik, mide problemleri, baş ağrısı, baş dönmesi, stres ve sinirlilik gibi şikâyetler akupunktur tedavisi ile kontrol altına alınır.

Akupunktur diyete uyum sağlama konusunda hastaya büyük kolaylıklar sağlar. Beyinde noradrenalin seviyesini düşürüp, serotonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonunu seviyelerini artırarak yemek yemeden de mutlu olmayı sağlar. Metabolizmayı hızlandırdığı için normalden daha fazla kalori yakılır ve böylece daha hızlı kilo verilir.

Akupunkturun aynı zamanda sindirimi düzenlediği, mide asidini azalttığı, insülin ve diğer hormonları dengelediği düşünülmektedir. Kilo verme, bölgesel zayıflama gibi konularda ancak iyi bir egzersiz planı ve sağlıklı bir diyet programı ile birlikte akupunktur tedavisi uygulanırsa daha hızlı ve kalıcı sonuçlar elde edilebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu şekilde uygulanan bir programla 2 ay gibi bir sürede kilonuzun yaklaşık %10 – 15’ini verebilirsiniz.






Kemal Güven. Tüm Hakları Saklıdır.